Vahdettin kaçtı mı yoksa dediği gibi hicret mi etti? Bunun cevabını gelin tarihte arayalım:
VI.Mehmed Vahdettin, Osmanlı’nın başkenti İstanbul’u İtilaf Devletleri yönetimine bırakmış. memleketi İtilaf Devletleri’nin yönetimine bıraktı. Mondros Mütarakesi’ni imzalamak için Limni adasına şura gönderdi, Sevr Antlaşması’nı imzalayan aslında onun gönderdiği şuranın başındaki adamdır ama antlaşma Meclis-i Mebusan’da kabul edilmediği için onaylanmadı. Mustafa Kemal ve arkadaşları hakkında Dürrizade Abdullah Efendi’ye fetva çıkardı ve bu fetvanın içeriğinde Mustafa Kemal ve arkadaşları “görüldüğü yerde idam edilecektir.” yazıyordu. Sevr Antlaşması’nı değiştirererek Londra Konferansı’na Ankara Hükümeti ve İstanbul Hükümeti çağrıldı. Ankara Hükümeti bu durumu kabul etmedi.
Sakarya Meydan Muharebesi olurken, askerler cephede çarpışırken VI. Mehmet Vahdettin 19 yaşındaki Nevzat Hanım ile evlendi. 17 Kasım 1922 tarihinde İngiliz Kraliyet Zırhlısı Malaya Zırhlısı’na binerek Malta adasına gitti. Gitmek istediğini işgal komutanı General Herrington’a mektupta şöyle demiştir: “İstanbul’da yaşamımı tehlikede gördüğümden İngiltere devletine sığınır ve bir an önce İstanbul’dan başka bir yere götürülmemi talep ederim efendim.” Malta’ya, Hicaz Emiri’nin daveti üzerine Mekke’ye gitmişti. Buralarda kısa bir süre kaldıktan sonra San Remo’ya gitmişti. San Remo’yu öneren kişi ise Mısır Prensi Aziz Hasan’dı. Burada dört katlı, etrafı ağaçlarla çevrilmiş bir villa kiraladı. Yanında Şehzade Ertuğrul ile yardımcıları da vardı. Toplam 11 kişilerdi. Yalnız kızları ve hanımları İstanbul’da idi. Halife unvanının devamlılığı için yabancı devletlere mektup yollamakta, Mustafa Kemal öncülüğündeki hükümeti şikayet etmekteydi. İngilizler ile San Remo’da da görüşmekteydi. İngiliz hayranlığından halen vazgeçmemişti fakat İngilizler ona eskisi kadar sıcak değildi. Vahdettin ne kadar kabullenmese de İngilizler Ankara’yı ve mağlubiyeti kabul etmişti. Vahdettin’in ailesi İtalya’ya gelmişti. Konakta toplam 30 kişi kalıyorlardı. Vahdettin, aile fertlerinin artmasıyla birlikte daha geniş bir köşke yerleşmişti. Köşk, 40 odalı, bahçesi bulunan bir köşktü. Harem erkanı arasında 3 eşi ile beraber bir de hemşiresi bulunmaktaydı. Vahdettin’in özel hizmetine Natalina isimli sarışın bir İtalyan kız bakıyordu. Vahdettin, adamlarına padişahlığı sırasında aldıkları gurbette de veriyordu. Her şeye rağmen İslam dünyasından yardım geliyordu. İstanbul’da da ajanı vardı. İngiliz idi ve adı Jan idi. Vahdettin, odasında yatsı namazı için hazırlanırken damar tıkanıklığı yüzünden yaşamını kaybetti. Yanında son eşi Nevzat Hanım vardı. Vahdettin, gelecek paraya güvendi. Sağa sola borçlu idi. Borcunu eşten, dostan ve aileden alınan paralar kapatmıştı. Vahdettin, ailesinin aldığı karar neticesinde Şam’a gömüldü.Vahdettin, ölmeden önce günde 5 – 6 paket sigara içmiş fakat 40 odalı bir köşkte yaşamış, emrinde onlarca hizmetli bulunmuştur. En az 30 kişi köşkünde kalmaktta ve emrine bakmaktadır. Yakın çevresindeki kişilerin kumar ve alem merakı ve sağa sola saçılan paralar olmasa tabutuna haciz gelmezdi.
Kısacası Vahdettin atalarından miras kalan toprakları düşmanlara peşkeş çekmiş ve sefalet içinde ölmemiş aksine bir rüya içinde yaşamış, yaşamının son yıllarında yakın çevresinin kumar ve alem merakı, sağa sola saçılan paralar yüzünden mezarına haciz gelmiş, ailesinin istemesi sonucu Şam’a gömülmüştür.
Şu yalanı da çürüteyim: Vahdettin, Atatürk’ü Samsun’a Milli Mücadele’yi başlatsın diye göndermemiştir. Buna yanıt olarak VI. Mehmed Vahdettin, 1923’te Mekke’de yayımladığı beyannamede Atatürk’ü Kurtuluş Savaşı için Anadolu’ya göndermediğini “Mustafa Kemal’i gönderen kabineye uydum” diyerek itiraf eder.
- Mehmed Vahdettin’in şu sözünü hatırlatmak gerekir: Allah’tan sonra İngiltere’ye güvendim.
Vahdettin hain miydi, korkak mıydı, şanssız mıydı, kahraman mıydı (!) siz karar verin. Kahraman diyen kişilerin Mustafa Kemal Atatürk’ün başyazarı Falih Rıfkı Atay’ın Mustafa Kemal’in Ağzından Vahdettin kitabını okumasını öneririm.
Yazıda kullanılan kaynaklar şöyledir:
İstanbul Aydın Üniversitesi – Atatürk’ü Samsun’a Vahdettin’in Gönderdiği İddiası
Murat Bardakçı – Şahbaba
Sinan Meydan- Cumhuriyet Tarihi Yalanları, Sayfa 267
Ümit Doğan – Çarptılan Tarihle Hesaplaşma & Vahdettin ve Mustafa Kemal